ŞEREF VE NAMUSA DOKUNACAK SUÇLAMALARDA BULUNMA-HAKLI FESİH


İş sözleşmesi ile işçi ve işveren arasında kurulan ilişkinin karşılıklı saygı çerçevesinde
yürütülmesine özen gösterilmelidir. Aksi takdirde olumsuz hareket ya da sözler, gerek işçi
gerekse de işveren tarafından gelsin aleyhe bir takım sonuçlara yol açabilir.
İş Kanununa 1 göre; şeref ve namusa dokunacak sözler söylenmesi ya da davranışlarda
bulunulması halinde bu olumsuzluklara maruz kalan tarafın iş akdini haklı nedenle derhal
fesih hakkı söz konusudur 2 .
ŞEREF VE NAMUSA DOKUNACAK İDDİA NEDENİYLE FESİH
İş sözleşmesinin taraflarından birinin, diğer tarafı şeref ve namusa dokunacak bir ithamla
suçlaması durumunda bu durumun ispatlanamaması haklı fesih hakkı verecektir.
Yargıtay 9. H.D.`nin konuya ilişkin verdiği kararda; “Davacı duruşmanın 14.10.2008 tarihli
oturumunda hurda çalınma iddiası ile suçlandığını, bunun üzerine kızarak <istifa ediyorum,
diyerek iş yerinden çekip gittiğini, daha sonra pazartesi gelip tekrar çalışmaya başladığını,
bir hafta çalıştığını ve bu sürede istifaya zorlandığını> kabul etmeyince işten çıkarıldığını
beyan etmiştir.

Tanık beyanları ve davacının kendi beyanı birlikte değerlendirildiğinde, hurda çalınması
ile suçlanan işçinin terk edip gittiği, bu terkin hırsızlık olayı ispatlanamadığından haklı
olduğu anlaşılmaktadır. ” denilmiştir 3 .
ŞEREF VE NAMUSA DOKUNACAK SÖZ YA DA EYLEMİN İSPAT
EDİLEMEMESİ
Şeref ve namusa dokunacak söz ya da eylem dayalı fesihte bu durumun ispatlanması
gerekmektedir. Aksi takdirde buna dayalı yapılan fesih geçersiz olacaktır. Ve bu doğrultuda
fesih nedeniyle işçinin, tazminata hak kazanıp kazanamama durumu etkilenecektir.
Yargıtay 9. H.D.`nin konuya ilişkin vermiş olduğu kararda; “İşçinin, iş sözleşmesini, şeref ve
namusuna dokunacak şekilde söz veya davranışları bulunan işveren sebebiyle feshedip
feshetmediği taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.

1 4857 s. İş Kanunu.
2 İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkını düzenleyen 4857 s. Kanunu`nun 24 üncü maddesinde; “İşveren
işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda
bulunursa …
… işçi hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ağır isnad veya ithamlarda bulunursa. ” düzenlemesi mevcuttur.
İşvereninin haklı nedenle derhal fesih hakkını düzenleyen 25 inci maddede; “İşçinin, işveren yahut
bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması,
yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması. ” denilmiştir. Görüldüğü
üzere hem işçi hem de işveren açısından haklı fesih hali oluşturmaktadır.
3 2009/39105 E. , 2011/50120 K. sayılı ve 28.12.2011 tarihli kararı.

4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (b) alt bendi gereğince,
işverenin işçiye veya aile üyelerinden birine hakaret etmesi, sövme fiilini işlemesi,
sarkıntılıkta bulunması, işçiye iş sözleşmesini haklı fesih imkânı verir....ef ve namusa
dokunacak söz ve davranışların, işveren veya işveren vekili tarafından gerçekleştirilmiş
olması hukukî sonucu değiştirmez. Bu eylemlerin Türk Ceza Kanununa göre suç teşkil etmesi
de şart değildir.

Somut uyuşmazlıkta, müştekisi işbu davanın davacısı olan ve iftira suçundan dolayı açılan
ceza davasında ...7.Asliye Ceza Mahkemesi'nin … Esas, … Karar sayılı kararı ile, "Her ne
kadar ... haklarında iftira suçundan TCK 267/1 maddesine göre cezalandırılmaları istemi
ile kamu davası açılmış ise de, sanıkların müştekinin evi altındaki depoya baktıkları,
müştekiye iftira kastıyla hareket etmedikleri, müştekinin evine ne için gittiklerini bir
başkasına söylemediklerine göre suçun yasal unsurları oluşmadığından sanıkların
unsurları oluşmayan iftira suçundan ayrı ayrı beraatlerine" karar verilmiş ve verilen bu
karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Bu durumda, davacının hırsızlıkla suçlandığı iddiası
ve dolayısıyla iş akdini haklı nedenle feshettiği iddiası ispatlanamadığından kıdem
tazminatı isteminin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. ”
denilmiştir 4 .
ELEŞTİRİ SINIRLARI İÇİNDE KALAN DÜŞÜNCE AÇIKLAMALARI HAKLI
FESİH SEBEBİ KABUL EDİLMEZ
Bazı hallerde iş sözleşmesinin taraflarının birbirini çalışma sırasında oluşan bir takım
olumsuzluklar nedeniyle olumsuz bir takım sözlerle tenkit etmesi mümkün olabilmektedir.
Buradaki beyanların eleştiri sınırı içinde kalması halinde, bu beyanlar iş akdinin feshinde
haklı sebep teşkil etmez.

Yargıtay 22. H.D.`nin konuya ilişkin vermiş olduğu kararda; “Somut olayda, mahkemece, iş
sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiği gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatlarının reddine
karar verilmiş ise de, karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Davacı işçi, davalı
işverene gönderdiği ve fesih konusu olan elektronik postada "fabrikada işçiler hasta
olurken siz nelerle uğraşıyorsunuz, denetmen gönderiyorsunuz, fabrikanın haberi olarak
gönderiyorsunuz, siz gelmeden süsleniyor ve gelen denetçiler neden işçilerle görüşmeden
sadece müdüriyetle görüşüp gidiyor, yoksa sadece göz boyamak için mi denetliyorsunuz,
işçi elinden gelse birbirini kıracak, siz uyuyor musunuz orada, bir dahakine ...Bakanlığı'na
yazacağım" ifadelerine yer vermiştir. Söz konusu ifadelerle işçi, işverenini göz boyamak ve
olup biteni görmemekle (uyumakla) itham etse de bu sözlerle olmaması gereken maddi bir
olguyu dramatize edip, rahatsızlığını dile getirmeyi, işverenin mevcut olumsuz duruma son
vermesini amaçlamaktadır. Davacı söz konusu ifadelerle işverenin kişilik, onur, haysiyet ve
şerefini hedef almış değildir. Rahatsızlığın, memnuniyetsizliğin ve haksızlığın hoşgörü
sınırları içinde kalacak, rahatsız edici üslupta olsa da muhatabın dikkatini çekecek şekilde
dile getirilmesi söz konusudur.

4 2016/13922 E. , 2016/10980 K. sayılı ve 02.05.2016 tarihli kararı.

Yukarıda açıklanan bilgiler ışığında, davacının fesih konusu olan beyanlarının eleştiri
sınırları içerisinde kaldığı, davacının, işçilerin yaşadığı olumsuzluklara dikkat çekme ve
bunların giderilmesine yönelik ifadelerde bulunduğu anlaşılmaktadır. İfade özgürlüğü
çerçevesinde değerlendirilen beyanların haklı fesih sebebi oluşturmayacağı açıktır. Şu
halde, mahkemece, davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup
bozmayı gerektirmiştir. ” denilmiştir 5 .