Akhisar’ın sevilen berberlerinden Ferdi Deren, son dönemde sosyal medya üzerinden yayımladığı “Berber Koltuğu Sohbetleri” programıyla dikkat çekiyor. Deren’in dükkanında hem traş hem de keyifli söyleşilerin yapıldığı bu haftaki programın konuğu, Orman Mühendisi Yavuz Selim Sağlam oldu.
Berber Koltuğu Sohbetleri – Konuk: Yavuz Selim Sağlam
Ferdi Deren: Hoş geldiniz. Öncelikle sizi tanıyalım, Yavuz Selim Sağlam kimdir?
Yavuz Selim Sağlam:
1974 yılında Trabzon’un Vakfıkebir ilçesinde doğdum. O dönemler Kıbrıs çıkarmasının yaşandığı yıllardı, tabii zordu o dönemler. Sonra biraz büyüdük, ben de çocuk aklımla ihtilali hatırlıyorum. Dedem orman muhafaza memuruydu, dayım ise Orman Genel Müdürlüğü’nde genel müdür yardımcısıydı. Ailemizde ormancı sayısı oldukça fazladır.
Küçüklüğümden beri idealim ormancı olmaktı. Üniversitede birinci tercihim Orman Mühendisliği idi. Matematik puanım birçok mühendislik bölümüne yetiyordu ama ben ısrarla Orman Mühendisliğini yazdım. Karadeniz Teknik Üniversitesi’ni kazandım ve çok mutlu oldum. Hâlâ mesleğimden çok memnunum, severek icra etmeye çalışıyorum.
Vakfıkebir’in Kemaliye Mahallesi’nde oturuyorduk. Ne tam şehir ne de tam köydü; ormana yakın, yarı şehirli yarı köylü diyebileceğimiz bir yerdi. Rahmetli babam 2000 yılında vefat etti, Allah rahmet eylesin. O dönemlerde ineklerimiz de vardı, ailecek çiftçiliği de bilirdik. Babamın vefatından sonra inekleri sattık.
Dedem oldukça varlıklı birisiydi. Köyden Vakfıkebir’e taşınmış, hatta evi orada “Mehmet Efendi Konağı” olarak bilinir. Dedem çok gariban okutmuş, bu yüzden halk arasında çok sevilen biriydi. Allah rahmet eylesin.
Altı kardeşiz: üçü kız, üçü erkek. Abim Orman ve Milli Parklar’da şube müdürü, erkek kardeşim Ankara’da Sayıştay’da görevli. Büyük ablam memlekette, bizim eve çok yakın oturuyor; ortanca ablam Akçaabat’ta yaşıyor; en küçük kız kardeşim ise annemle birlikte kalıyor.
Hani derler ya “önce ülkem, sonra memleketim”, ben de öyle diyenlerdenim. Memleketimi çok severim, emekli olduktan sonra da oraya taşınmayı düşünüyorum. Üniversiteyi bitirdikten sonra işsizlik vardı. Özel sektörde çalışmaya başladım, bir süre Limak’ta yol yapımında görev yaptım. Çok yoğundu: sabah altıdan gece ona kadar çalışıyorduk.
Bugün gençlerin çalışma koşullarından şikayet etmesini bu yüzden çok anlamıyorum; çünkü ben boş durmamak için öyle bir tempoda çalışmıştım. Bu bana hayatımın pek çok döneminde fayda sağladı.
O dönemde sınavlara hazırlandım. O zamanlar Orman Genel Müdürlüğü 50-60 kişi alırdı, yani kolay değildi. Bir porselen firmasında bir süre ön muhasebe bölümünde de çalıştım. Allah nasip etti, 2006 yılında mesleğe başladım.
Akhisar çok güzel bir yer. Ege’nin çalışma imkânları daha fazla; bizim Vakfıkebir’de bu kadar alan yok. Sınavı kazandıktan sonra dayımın yanına gittim. Dayım, Orman Genel Müdür Yardımcısı idi. Bana, “Bizim meslek memlekette zordur,” dedi. Ben de “Memleketimi seviyorum, orada yaşamak istiyorum,” dedim.
Dayım, “İşini yaparsan eşinden dostundan olursun, eşinin dostunun gönlünü edersen işinden olursun,” demişti. Gerçekten çok doğruymuş. İlk görev yerim Sinop Boyabat’tı, sonra İzmir Urla’ya tayin oldum.
Bir meslek büyüğüm Ali Şahin bana bir gün, “İsteyen adam ol, isteyen adam değil,” demişti. Bu sözü yıllar sonra çok daha iyi anladım. Bir gün müdürüm bana, “Senin buraya nasıl geldiğini biliyor musun?” diye sordu. “Zor yerdi ama geldim işte,” dedim. “Ben seni istedim,” dedi. “Ama müdürüm, beni tanımazsınız ki,” dedim. “Bizim teşkilatta herkes birbirini bilir,” dedi.
Urla çok güzeldi, çalışma arkadaşlarım da öyle. Yaşanılacak bir yerdi. Orman Genel Müdürlüğü köklü bir kurumdur. 1839’da kurulmuştur, Tanzimat Fermanı ile birlikte sadece mevzuatta değil, geleneklerinde de derin bir yapıya sahiptir.
2010–2011 yıllarında birçok şeflik bölündü. Urla–Alaçatı tek şeflikti, şimdi ikiye ayrıldı. Urla’daki iş yoğunluğu fazlaydı. Herkes “Mesai bitsin eve gidelim” derdi ama ben “Mesai bitsin de çalışalım” derdim. Çünkü işimi severek yapıyorum.
Akşamları 12-1’e kadar çalıştığım olurdu. Eşim Allah razı olsun, çok sabırlıydı. Ailemi çok ihmal ettiğim oldu. Buradan eşim ve çocuklarımdan helallik istiyorum. Evliyim, üç erkek evladım var: Ali (17), Bulut (15) ve Mahir (13). Eşim Emine Hanım resim öğretmeni.
Eşimle ilginç bir şekilde tanıştık. Babamın köyünden, Cafer Köyü’nden. Babamla onun babası samimi arkadaşlarmış. Hatta isimleri ve soyadları bile aynı: Babam Ali Sağlam, eşimin babası da Ali Sağlam. (Gülüşmeler) Biz köye bayramdan bayrama giderdik. Bacanağımın vesilesiyle tanıştık, görüştük, konuşmaya başladık. “İçim ısındı” derler ya, ben de öyle hissettim. Çok şükür evlendik, üç evladımız oldu, mutlu bir hayat sürüyoruz. Allah ondan razı olsun.
Ferdi Deren: Allah aile saadetinizi, mutluluğunuzu daim etsin.
Yavuz Selim Sağlam: Amin, teşekkür ederim.
Mesleğe başladığımız zamanlar Avrupa’da 5.000 hektara bir şeflik olduğunu söylerdik. Bizim burada 50.000 hektar alandan sorumlu şeflikler vardı, tabii bu çok zordu. Şimdi o alanlar üçe bölündü, personel sayısı arttı, çalışmalar daha verimli hale geldi.
Ferdi Deren: Orman Genel Müdürlüğü’nün 11 Kasım’daki ağaç dikim geleneği nasıl ortaya çıktı?
Yavuz Selim Sağlam: 2019 yılında Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle “Ağaçlandırma Seferberliği” başlatıldı. 11 Kasım 2019 saat 11:11’de Türkiye genelinde eş zamanlı fidan dikim etkinliği yapıldı. 81 ilde, 2023 noktada 3 saatte 11 milyon fidan hedeflendi.
Örneğin 2015’te 303.150 fidan bir saatte dikilerek rekor kırıldı. 2020’de Ankara Çubuk’ta 452.023 fidanla dünyanın en geniş ağaç deseni oluşturuldu. 2022’de ise 383.783 kişiyle dünyanın en büyük fotoğraf albümü rekoru kırıldı.
Ormanlar sadece erozyonu önlemez, yer altı sularımızı da korur.
Ferdi Deren: Yangınlarda “neden hep kızılçam dikiliyor” deniliyor. Bunun sebebi nedir?
Yavuz Selim Sağlam: Biz aslında sadece kızılçam dikmiyoruz. Ağaçlandırma yapılırken ekolojik dengeye bakıyoruz. Kızılçam o bölgenin doğal türüdür, insan eliyle değil doğanın seçimiyle orada yetişmiştir. Bu nedenle o bölgeye en uygun türdür. Ayrıca maki bitkileri de çok faydalıdır; toprağın kalitesini ve su dengesini korur. Türkiye’de her yıl 500 milyon, Akhisar’da ise ortalama 500 bin fidan dikiliyor. Beş yılda 2,5 milyon ağaç demektir.
Ferdi Deren: Sosyal medyada “yanan alanlar madenciliğe veya konutlara açılacak” iddiaları var. Gerçek nedir?
Yavuz Selim Sağlam: Gerçek şu ki, yanan alanlar özel koruma altına alınır. O bölgelerde konut, tesis ya da maden ruhsatı verilmesi kesinlikle mümkün değildir. Hatta normal orman alanında bile madencilik için izin alınabilir ama yanmış alanlarda asla alınamaz. Oralarda tohumlama ve dikim çalışmaları yapılır.
Ferdi Deren: Ekipman konusunda sıkıntılar olduğu yönünde iddialar vardı.
Yavuz Selim Sağlam: Akhisar’da hava meydan komutanlığında sürekli görev yapan bir İHA’mız var. Bayraktar TB2 ile yangınları anında tespit ediyoruz. Eskiden kiralama yöntemiyle çalışıyorduk, şimdi Orman Genel Müdürlüğü’nün kendi envanterinde. Dünyada sadece üç ülkede bu sistem var. Yangınlarda timlerimiz 3 arazöz, 1 su ikmal aracı, 1 ranger ve bir işletme şefiyle çalışır.
Ferdi Deren: Yangınlarda hayatını kaybeden ormancılara şehitlik statüsü verilmişti, doğru mu?
Yavuz Selim Sağlam: Evet, doğru. Bu bizim için çok önemliydi. Yangınlarda hayatını kaybeden arkadaşlarımız artık şehit statüsünde sayılıyor. Sayın Cumhurbaşkanımıza, devletimize ve bakanlığımıza teşekkür ediyoruz. Manisa’da müdür yardımcısı olduğum dönemde yakın arkadaşım Bergama Müdürü Şahin Döner Taş şehit oldu. Allah hepsine rahmet eylesin.
Ferdi Deren: Vatandaşlar yazın ormana girmek istiyor ama yasaklar var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Yavuz Selim Sağlam: Vatandaşın ormanda vakit geçirmek istemesi gayet doğal. Biz de bu ihtiyaca cevap verebilmek için Akhisar Kalesi’nin olduğu Çağlar bölgesinde bir mesire alanı oluşturuyoruz. Çalışmalar başladı. Hem vatandaş dinlenecek hem doğa korunacak.
Ferdi Deren: Son olarak yangınların en yaygın nedeni nedir?
Yavuz Selim Sağlam: Ne yazık ki yangınların büyük çoğunluğu insan kaynaklı. Hayvancılık, tarla temizliği, piknik ateşi gibi nedenlerle çıkabiliyor. Bu konuda vatandaşlarımızı bilgilendirmeye devam ediyoruz.
Ferdi Deren: Katıldığınız için çok teşekkür ederiz, sizinle sohbet etmek keyifliydi.
Yavuz Selim Sağlam: Ben de davetiniz için teşekkür ederim. Umarım sohbetimiz faydalı olmuştur.
Berber Koltuğu Sohbetlerinin Konuğu Yavuz Selim Sağlam Oldu!
Akhisar’ın sevilen berberlerinden Ferdi Deren, son dönemde sosyal medya üzerinden yayımladığı “Berber Koltuğu Sohbetleri” programıyla dikkat çekiyor. Deren’in dükkanında hem traş hem de keyifli söyleşilerin yapıldığı bu haftaki programın konuğu, Orman Mühendisi Yavuz Selim Sağlam oldu.
11 Kasım 2025 - 22:20
Bu haber 475 defa okunmuştur.





YORUMLAR