Sosyal medya, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Sabah uyanır uyanmaz elimizde telefon, Instagram, Twitter derken gün başlıyor. Ancak sürekli "bağlantıda" olmanın ruh sağlığımız üzerindeki etkilerini ne kadar düşünüyoruz?
Sosyal medyada insanlar genellikle en mutlu, en güzel anlarını paylaşıyor. Bu durum, herkesin hayatı mükemmelmiş gibi bir yanılsama yaratıyor. Oysa gerçek hayat, bu "kusursuz" paylaşımların çok daha ötesinde. Hepimizin hayatında inişler, çıkışlar var ama bunları sosyal medyada pek göremiyoruz, değil mi? Bu noktada, kendimizi başkalarıyla kıyaslamaya başlıyoruz. "Ben neden onlar kadar başarılı değilim?" ya da "Herkes tatildeyken ben neden çalışıyorum?" gibi sorular zihnimizi meşgul ediyor. Bu tür karşılaştırmalar, fark etmeden ruh sağlığımızı olumsuz etkileyebiliyor. Araştırmalar, sosyal medyanın aşırı kullanımının depresyon, kaygı ve özdeğer sorunlarına yol açabileceğini gösteriyor. Çünkü sürekli başkalarının "mükemmel" hayatlarını izlemek, kendimizi yetersiz hissetmemize neden olabiliyor. Gerçekte ise hayat, sosyal medyada gördüğümüz karelerden çok daha karmaşık ve renkli. Bir de "beğeni" ve "takipçi" kısmı var. Kaç beğeni aldık, kim yorum yaptı, takipçi sayımız neden azaldı derken, ruh halimiz bu sayılara bağlı hale gelebiliyor. Beğeni sayısı arttıkça mutlu, azaldıkça mutsuz hissedebiliyoruz. Bu durum, uzun vadede bizi duygusal olarak yorabiliyor.
Peki, ne yapmalıyız? Sosyal medya tamamen kötü mü? Tabii ki değil. Doğru kullanıldığında, sosyal medya bilgi edinme, iletişim kurma ve sosyalleşme açısından harika bir araç olabilir. Ancak ruh sağlığımızı koruyabilmek için bazı adımları atmak şart. İşte dikkat edebileceğimiz birkaç öneri:
1. Sosyal Medya Sürenizi Sınırlandırın:
Her gün sosyal medyada ne kadar vakit geçirdiğinizi fark ederek işe başlayabilirsiniz. Telefonunuza bir süre sınırı koyarak (örneğin günde 1-2 saat) kullanımınızı kontrol altına alabilirsiniz. Ayrıca, günün belirli saatlerinde sosyal medya detoksu yapmak (örneğin sabahları telefona bakmadan güne başlamak) zihinsel rahatlama sağlayabilir.
2. Gerçek Yaşamın Keyfini Çıkarın:
Sosyal medyada başkalarının hayatlarını izlemek yerine, kendi hayatınıza ve etrafınızdaki insanlara odaklanmak ruh sağlığınız için olumlu olacaktır. Sevdiklerinizle yüz yüze zaman geçirmek, doğada yürüyüş yapmak ya da yeni bir hobi edinmek, size kendinizi daha iyi hissettirebilir.
3. Kıyaslamadan Uzak Durun:
Sosyal medyada gördüğünüz paylaşımların yalnızca bir anlık kesit olduğunu unutmayın. Herkesin hayatında zorluklar ve sıkıntılar vardır, ancak çoğu kişi bunları paylaşmaz. Gördüğünüz "mükemmel" anların sadece bir yanılsama olduğunu hatırlamak, kendinizi daha sağlıklı değerlendirmenize yardımcı olur.
4. Takip Ettiklerinizi Gözden Geçirin:
Sizi kötü hissettiren ya da olumsuz düşünceler yaratan hesapları takip etmek zorunda değilsiniz. Bunun yerine size ilham veren, motive eden ve geliştirici içeriklere yönelmek, sosyal medya deneyiminizi daha pozitif hale getirebilir.
5. Yardım Almaktan Çekinmeyin:
Eğer sosyal medyanın ruh sağlığınızı olumsuz etkilediğini fark ediyorsanız, bir uzmandan destek almayı düşünebilirsiniz. Bir terapistle bu duygular üzerine konuşmak, sosyal medyayı daha sağlıklı kullanmanız için size yol gösterebilir.
Sosyal medyayı dengeli bir şekilde kullanmak, hem dijital dünyadan hem de gerçek hayattan keyif almanızı sağlar. Teknolojinin sunduğu imkanlardan yararlanırken, ruh sağlığınızı ihmal etmeyin. Telefonları bir kenara koyup, sevdiklerinizle gerçek dünyada buluşalım. Çünkü hayat, ekranda değil, göz göze geldiğimiz anlarda yaşanıyor.
YORUMLAR